1. Lisansüstü Sosyal Bilimler Sempozyumu, Kocaeli, Türkiye, 28 - 29 Mayıs 2021, ss.546-547
El sanatları ve el emeği gerektiren meslekler kültürel
değerlerin aktarılmasında ki en önemli unsurlardan bir tanesidir. Kültürel
geçmişimiz hem yaşadığı dönemi hem de geleceği birlikte kuşatmışsa da sanata
karşı ilgi ve sevgi yetersizliği ile milli kültürün yaşatılmasında ki
kayıtsızlıklar, birçok sanat dalının yok olmasına sebep olmuştur. Sanayi
Devriminin etkisiyle fabrikalaşan Türkiye, modern tarım ve hayvancılığa
yönelmiş, üretimde yeni araçlar kullanılmaya başlanmıştır. Bu sanat ya da
zanaat dallarından birisi de ham maddesi deri olan saraçlıktır. Saraçlık;
ustanın bilgi ve becerisine dayanan, geleneksel bir kimliği olan, ekonomik
değer taşıyan üretim biçimlerinden birisidir. Diğer bir ifadeyle saraçlık,
hammaddesi deri olan zanaatlarımızdan biridir. İnce derilerle veya kösele
denilen kalın derilerle binek ve çeki hayvanlarına veya evcil hayvanlara ait
koşum ve süs takımlarının yapılmasıdır. Bu işle uğraşanlara da saraç
denilmektedir. Saraçlık mesleği Türklerde çok eskiye dayanır. At koşumlarının
bir parçası olan ve Altay Dağları’nın eteklerinde, Pazırık kurganından
çıkarılan Hun eyerleri ve onların işlemeciliği, saraçlık mesleğinin tarihçesini
yüzyıllar öncesine taşır. Erzurum’da bu mesleği devam ettiren saraç ustaları
Abdulhamit Akbulut ve İlhami Pergel’in saraçlıkta kullandıkları malzemeler,
yaptıkları ürünler, bölgelere özel olarak yapılan ürünlerin olup olmadığı ve
bunların nasıl yapıldığı, bu ürünlere talebin ne derecede olduğu üzerine
araştırma ve değerlendirme tarzında çalışma yapılmıştır.