INTERNATIONAL YILDIRIM BAYEZID SCIENTIFIC RESEARCH AND INNOVATION SYMPOSIUM-I, Bursa, Türkiye, 9 - 10 Mayıs 2025, cilt.1, ss.12-20, (Tam Metin Bildiri)
Günümüzde hızlı nüfus artışı ve buna bağlı olarak ortaya çıkan yapılaşma ihtiyacı, mühendislik açısından geoteknik özellikleri iyi olmayan zeminlerin inşaat projelerinde kullanımını kaçınılmaz hale getirmiştir. Bu nedenle çeşitli inşaat projeleri için zemin stabilizasyonu ciddi bir ihtiyaç haline gelmiştir. Zemin stabilizasyonu kapsamında, zeminin taşıma gücünün artırılması, oturma miktarlarının azaltılması ve genel mühendislik özelliklerinin iyileştirilmesi amaçlanmaktadır. Son yıllarda zemin içerisine doğal veya yapay liflerin rastgele ilavesiyle gerçekleştirilen donatılı stabilizasyon yöntemleri, özellikle çevresel sürdürülebilirlik ve geri dönüşüm açısından dikkat çekmektedir. Bu çalışma kapsamında, ambalaj atığı olarak özellikle tekstil ve inşaat sektörlerinde yaygın şekilde ortaya çıkan atık polyester şeritlerin (APŞ), kil zeminlerin iyileştirilmesinde rastgele donatı olarak kullanılması amaçlanmıştır. Bu doğrultuda, atık polyester şeritler 5 mm uzunluğunda lifler ve belirli yüzey alanlarına sahip parçacıklar şeklinde hazırlanmış; en/boy oranları (µ) 0,5; 0,75; 1 ve 1,25 olarak belirlenmiştir. Hazırlanan lifler ve parçacıklar, kil zemin içerisine ağırlıkça %0,4; %0,8; %1 ve %3 oranlarında rastgele ilave edilerek donatılı numuneler oluşturulmuştur. Donatısız ve donatılı zemin numuneleri üzerinde serbest basınç dayanımını (SBD) belirlemek için serbest basınç deneyleri gerçekleştirilmiş ve karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir. Elde edilen deneysel bulgulara göre, atık polyester şerit katkısının kil zeminin serbest basınç dayanımını artırdığı gözlenmiş olup, en yüksek dayanım değeri %0,4 katkı oranında elde edilmiştir. Bu katkı oranı ile hazırlanan numunenin serbest basınç dayanım değeri, donatısız numuneye göre %11,96 oranında artış göstermiştir. Sonuç olarak, atık polyester şeritlerin zemin stabilizasyonunda kullanılmasının hem teknik açıdan dayanımı artırıcı etkisi olduğu, hem de çevresel sürdürülebilirlik açısından yenilikçi bir yaklaşım sunduğu belirlenmiştir.