4. ULUSLARARASI ERCİYES BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR KONGRESİ, Kayseri, Türkiye, 16 - 17 Ekim 2020, ss.113-128
Unutma, hatırlamanın yavaşlaması ise eğer, bizatihi yavaşlığın kendisi hatırlamayı
teşvik eden bir etkendir. Aynı şekilde, yavaşlığın anlamlı ve derinlikli bir yaşama bilinci inşa
ettiği yerde; hız, bilinçte tortu bırakmayan yaşantının uçucu ve derinlikten yoksun
yüzeyselliğine karşılık gelir. Bir başka deyişle, hatırlamak için daima geniş bir zaman dilimine,
unutmak içinse zamanın hızlanmasına ihtiyaç duyulur. Çünkü her koşulda unutmayı geçerli
kılan şey düşünmeye tanınan zamanın azlığıdır. Bu bağlamda, kitle iletişim araçları yoluyla hız
temelinde yapılandırılan mesajlar ile sembolik değer taşıyan medyatik bellek biçimi arasında
doğrudan bir ilişki vardır. Hız ve geçicilik döngüsü, kaçınılmaz biçimde aktarılan mesajların
çok geçmeden unutulmasıyla sonuçlanır; bu ise, büyük ölçüde beraberinde olaylar karşısında
kitlesel bir tepkisizliği ve kayıtsızlığı getirir. Pierre Bourdieu, söz konusu süreci “medyanın
unutturganlığı” şeklinde ifade etmiştir. Bu anlamda, hızın yol açtığı temel olumsuzluk, ani
tepkilerle biçimlenmiş bir reflekste karşılığını bulur ki, söz konusu refleks, davranışın bilinçdışı temelini yapılandırır. Bu ise, insanları tarihsel bilinçten yoksun bırakır. Buna karşılık, şehir
merkezlerine dikilen anıtların veya yer/mekân isimlerinin teşvik ettiği hatırlama biçimlerinin,
medyatik belleğe yönelik bir direnç işlevi gördüğü, dolayısıyla geçiciliği temel alan medyatik
bellek karşısında tarihsel bilinci güçlendirdiği söylenebilir. Özellikle de görece daha kalıcı
nitelikli varlıkları ve maddi görünürlüklerinin yaydığı sözsüz emirler göz önüne alındığında…
Bu çalışmada, derinliksiz ve geçici oluşu ölçüsünde insanda belirli bir tavır ve tutumun
biçimlenmesine olanak sunmayan medyatik belleğin olumsuz etkileri ile güçlü bir toplumsal
bellek ve tarihsel bilincin kurucularından olan yer/mekân bilinci arasındaki ilişki hızunutma/yavaşlık-hatırlama karşıtlığı ekseninde irdelenmeye çalışılacaktır.