ERKEN DÖNEMİNDE ENSEFALİT ÖN TANISIYLA TAKİP EDİLEN HIZLI PROGRESYONLU GLİOBLASTOMA MULTİFORME OLGUSU


Creative Commons License

Bilge N., Kahraman M., Koçak M. N., Yevgi R., Dehkhargh J. Z.

57.ULUSAL NÖROLOJİ KONGRESİ, Antalya, Türkiye, 27 Kasım - 01 Aralık 2021, ss.176

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Antalya
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.176
  • Atatürk Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Olgu:

Giriş: Glioblastoma multiforme (GBM) erişkinlerde en sık

görülen beyin tümörüdür. Bilinen en hızlı seyirli ve ölümcül

tümörlerdendir. Primer beyin tümörlerinin yaklaşık olarak 1/3’ünü

oluşturmaktadır. Tanı ve tedavisi oldukça zordur. Tanı konulduktan

sonraki medyan sağkalım genellikle bir yıldan azdır. Optimal

tedavi modalitesi, mümkün olan en geniş cerrahi sonrasında

adjuvan radyoterapi (RT) ve seçilmiş olgularda kemoterapi (KT)

eklenmesi şeklindedir. Ensefalit, ateş, başağrısı, nöbet, davranış ve

uyanıklık bozukluğu ile giden SSS parenkiminin akut inflamasyonu

olarak tanımlanabilir. Burada klinik ve görüntüleme bulguları

ile öncelikle ensefalit düşünülen ve takiplerde GBM tanısı alan

olgumuzu sunuyoruz. Olgu: 58 yaşında erkek hasta kısa süreli

bilinç bulanıklığı ve birkaç saat sonra jeneralize tonik klonik

vasıflı epieptik nöbet ile acile başvurusu sonrasında görüldü.

Nörolojik muayenesi doğal olan hastanın acilde çekilen difüzyon

MRG’sinde sol oksipitotemporal lob düzeyinde subakut evre

enfarkt lehine değerlendirilen difüzyon kısıtlaması (Şekil 1)

izlendi. Kliniğimize sinüs ven trombozu ve ensefalit ön tanıları

ile yatışı yapılan hastaya levetirasetam ve mannitol tedavileri

başlandı. Hastaya onamı alınarak LP yapıldı, BOS mikroprotein

27 mg/dl, glukoz 74 mg/dl(eş zamanlı serum glukozu: 115), Na:

147 mmol/L , Cl 123 mmol/L idi, direkt bakıda 1 eritrosit dışında

hücre görülmedi. Ensefalit ön tanısıyla antiviral tedavisi başlanan

hastanın BOS incelemesinde istenen viral ve bakteryal panel

negatif olması üzerine antiviral tedavi stoplandı. EEG incelemesi

normaldi. Hastanın kontrastlı beyin MRG’sinde sol temporalde

gyruslarda ödem ile birlikte minimal difüzyon kısıtlaması (Şekil

2) izlenen alan ön planda ensefalit lehine yorumlanıp kontrastlı

MR venografisinde trombüs saptanmadı. Hastadan otoimmün

ensefalit ve paraneoplastik panel tetkikleri yapıldı, negatifti. Klinik

takiplerinde nöbet görülmedi, şuur açık genel durumu iyi olan

hasta 3 ay sonra beyin MRG kontrolü planlanarak levetirasetam

500 2x1 tb tedavisi ile taburcu edildi. 1,5 ay sonra 2 saat kadar

süren yakınlarını tanıyamama, anlamsız konuşmaları olan hastanın

çekilen kontrastlı beyin MGR’sinde sol temparooksipitalde

periferal kontrastlanma gösteren, etrafında ödem etkisi olan

içerisinde kistik ve hemorajik kompanantlerin olduğu kitle ile

uyumlu lezyon (Şekil 3) izlenmesi üzerine hastada kitle düşünüldü,

opere edilen hastanın yapılan biyopsi sonucu glioblastom grade

4 ile uyumluydu. Operasyon sonrası radyoterapiye başlandı.

Tartışma ve Sonuç: GBM tipik olarak günler ile haftalar içinde

ilerleyici nörolojik semptomlarla kendini gösterir; baş ağrısı

en sık görülen semptom olmakla birlikte bunu, nöbetler, fokal

nörolojik defisitler, bulantı, kusma, bulanık görme ve mental

durum değişikliği gibi kafa içi basınç artışı ile ilişkili semptomlar

izler. Hastamızda olduğu gibi GBM ilk olarak nöbet kliniği ve kısa

süreli bilinç değişiklikleri ile başvurabilir. GBMye benzer anormal

görüntüleme bulgularının farklılıkları arasında bakteriyel veya

viral apse gibi enfeksiyöz nedenler, inflamatuar durumlar, multipl

skleroz gibi demiyelinizan durumlar, vasküler malformasyonlar,

subakut iskemik veya hemorajik inmeler ve iyi huylu tümörler

bulunur. Hastalar enfeksiyöz, inflamatuar veya diğer hastalık

süreçlerinde de ortaya çıkabilen spesifik olmayan semptomlar ile

başvurabileceğinden, vakamızda olduğu gibi ensefalit etyolojisi

aydınlatılamadığında malignite akılda tutulmalı, hastalar kontrol

nörogörüntüleme ile mutlaka takip edilmelidir.