Akademik Veri Yönetim Sistemi
IV. International Congress of the Turkish Journal of Agriculture - Food Science and Technology, Niğde, Türkiye, 28 - 30 Nisan 2025, ss.529-534, (Tam Metin Bildiri)
Sürfaktanlar, yüzey aktif maddeler olarak bilinen amfifilik bileşiklerdir. Bu özellikleriyle farklı fazlar arasındaki yüzeylerde birikir ve bu fazlar arasındaki yüzey gerilimini azaltarak bunların daha kolay karışmasını ve emülsiyon oluşumunu sağlar. Bu sayede sürfaktanlar deterjan ve temizlik ürünleri, gıda endüstrisi, kozmetik ve kişisel bakım ürünleri, petrol ve gaz endüstrisi, tıp ve ilaç endüstrisinde geniş kullanım alanlarına sahiptir. Ancak, kimyasal olarak sentezlenen bu sentetik sürfaktanlar çevresel ve sağlık açısından bazı olumsuz etkilere sahiplerdir. Bu yüzden, sürfaktanlara alternatif olarak genellikle bakteriler, mantarlar ve diğer mikroorganizmalar tarafından doğal olarak sentezlenen biyosürfaktanlar büyük önem kazanmıştır. Çevre dostu biyosürfaktanlar düşük toksisite, biyolojik olarak parçalanabilirlik, yüksek biyouyumluluk, sürdürülebilir üretim, farklı koşullarda kararlılık gibi avantajlara sahiptir. Ayrıca, biyosürfaktanların çeşitliliği, onları geniş bir endüstriyel ve biyoteknolojik uygulama yelpazesinde potansiyel olarak kullanılabilir bir bileşik grubu haline getirir. Bu çalışma ise Aeromonas caviae LipT51 suşunun biyosürfaktan üretim potansiyelini araştırmayı amaçlamaktadır. Biyosürfaktanlar, düşük toksisite, biyobozunurluk ve çevresel uyumluluk gibi avantajları nedeniyle biyoteknolojide giderek daha fazla ilgi görmektedir. A. caviae LipT51 zeytinyağı içeren besi ortamında kültüre edilerek biyosürfaktan üretimi gerçekleştirilmiştir. Parafilm M testi, yağ yayma testi, E24 emülsifikasyon indeksi ölçümü, CTAB agar yöntemi hemolitik aktivite testi, köpüklenme testi ve fenol sülfirik asit yöntemi ile biyosürfaktan üretimi doğrulanmıştır. Yapılan testler sonucunda, üretilen biyosürfaktanın yüzey aktif özellikler gösterdiği, emülsifikasyon kapasitesine sahip olduğu ve hidrokarbon bioremediasyonu, antimikrobiyal etkisi ile biyoteknolojik uygulamalar için potansiyel taşıdığı belirlenmiştir.