Kant'ın Estetik Yargı Yetisindeki Amaçsız Amaçlılık ilkesinden İnsanın Özgürlüğüne Bir Kapı Aralanabilir mi?


Creative Commons License

Yazıcı T.

Doğumunun 300. Yılında lmmanuel Kant ve Epistemoloji Sempozyumu , Diyarbakır, Türkiye, 7 - 08 Mart 2024, ss.8-9, (Özet Bildiri)

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Diyarbakır
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.8-9
  • Atatürk Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

ÖzetYargı Yetisinin Eleştirisi (Kritik der Urteilskraft) 1970 yılında yayınlanan ve Saf Aklın Eleştirisi ile Pratik Aklın Eleştirisi isimli eserlerinin ardından gelen Immanuel Kant’ın son derece etkili bir çalışmasıdır. Kant, ilk iki eleştirisinde sırasıyla epistemoloji ve etik üzerine odaklanırken, Yargı Yetisinin Eleştirisi’nde estetik yargı ve teleolojik yargılar üzerine eğilir. Düşünürler tarafından, doğa ve özgürlük alanlarını uzlaştırmanın yanı sıra teorik ve pratik felsefe arasında bir köprü kurma arzusu olarak değerlendirdiği bu eser, onun düşüncesinin bir evrimi olarak da yorumlanır. Daha önceleri genellikle estetikle ilgili bir kitap olarak okunsa da artık son yüz yılda Kant’ın doğadaki determinizm ve özgürlük ilişkisini nasıl kurduğuna dair eleştirel felsefe bağlamında okumalar yapılmaktadır. Özellikle 20. Yüzyılın ilk yarısından itibaren yargı ve politik olan arasındaki bağlantı ile ilgili olarak Schiller’den Hannah Arendt’e kadar pek çok düşünür tarafından irdelenmiş olan bu eser, çağdaş filozoflarda ise yüce kavramının ele alınışı ile dikkatleri celbetmiştir. Alman İdealizmi’nin gelişimindeki rolü ise son derece önemlidir.

Kant, Yargı Yetisinin Kritiği’nde ortaya koymuş olduğu amaçsız amaçlılık ilkesiyle bir yandan sanatın otonomisini tesis eder görünürken, bir yandan da fenomen ve numen arasındaki ilişkiyi estetik deneyimle kurabileceğimizi iddia eder. Dahası burada Kant, daha önceki kritiklerinde iki ayrı alan olarak ele aldığı duyulur dünya ile düşünülür olan dünyayı insanın varlık bütününde bir araya getirmeye çalışır. Üçüncü Kritik olarak da anılan Yargı Yetisinin Kritiği bu iki dünyanın birliğini gösterecek veriler ve deneyimler ortaya koymaya çabasının bir ürünüdür. Söz konusu birliği estetik alanda bulduğunu iddia eden Kant’a göre, aynı zamanda hem duyu varlığı hem de akıl varlığı olan insanın bütünselliği de yalnızca estetik deneyim yani sanat ile gerçekleşebilir. Estetik yargılarda, bilgi ve ahlak alanlarında olduğu gibi belirleyici ve düzenleyici bir yargılama söz konusu olmadığı gibi bu türden yargılar yalnızca doğada ve güzel sanatlar alanında ortaya çıkan; güzel olan ve kavram olmaksızın evrensel olarak haz veren türden yargılardır. Estetik yargıların veya bir diğer deyişle beğeni yargısının, ilk bakışta bir bilgi yargısı olmayışı ve haz duygusuna bağlı olarak öznel bir zemine sahip olan bir yargı türü oluşu dikkat çeker. Kant’a göre bu, öznenin hayal gücü ile anlama yetisi arasındaki bir özgür oyunu sonucu ortaya çıkan, tamamen öznel bir deneyimdir. Buradaki bu özgür oyunu, ona eşlik eden herhangi bir kavramdan bağımsız olması dolayısıyla, herhangi bir ilgiden ve çıkardan da bağımsız bir hoşlanma biçimi olarak karşımıza çıkar. Kant yine de bu hoşlanmanın neticesinde ortaya çıkabilecek beğeni yargısının, herhangi bir kavrama ihtiyaç olmaksızın iletilebilir olduğuna dikkat çekmek ister. Zira Kant, beğeni yargısını diğer yargı türlerinden ayırarak, burada evrenselin altına alma yerine evrenseli düşünme, bir tasarım üzerine derin düşünmeyi içeren bir yargılama olduğunu söyler. Kant’a göre bu yargılama türü, doğadaki tikelden evrensele yükselme yükümlülüğü altındaki derin düşünen yargı yetisi, deneyimden ödünç alamayacağı bir ilkeye daha ihtiyaç duyar. Kant’a göre yargı yetisinin bu ilkesi de doğadaki çeşitliliğin içerisindeki amaçlılıktır. İşte Kant, nesnesine herhangi bir ilgi ve çıkardan bağımsız yani amaçsızca yaklaşılan ama bir yandan da doğadaki çeşitliliğin içindeki amaçlılığı da ortaya koyan bir yargı yetisine işaret etmektedir ki, bu yetinin temel ilkesi olarak amaçsız amaçlılık ilkesini geliştirir.

Bu doğrultuda Kant çalışmasında beğeni yetisini; öznenin bir tasarımı olması bakımından öznel, ama aynı zamanda öznelerarası iletilebilirliği bakımından evrensel ve özgür oyunu bağlamında da özerk bir yapıya sahip, estetik bir yargı türü olarak sunar. Burada Kant’ın sunmuş olduğu özgür oyunu özelinde en dikkat çekici nokta, ortaya koymuş olduğu amaçsız amaçlılık ilkesi dolayısıyla insanın özgürlüğüne bir kapı araladığı iddiasıdır. Bu iddia Kant’ın, hayal gücünün çok çeşitliliğinin birliğinin sentezi burada tamamen özgür ve özgür hayal gücü ile birlikte anlama yetisinin, kavramsal içerikten bağımsız bir etkinlik olduğu düşüncesine dayanmaktadır. Dolayısıyla estetik yargı yetisinin bu biçimsel amaçlılık ilkesi; doğadaki zorunluluk ile özgürlük, nedensellik ile de amaçlılık arasında da bir bağ oluşturuyor görünür. Doğa kavramı alanından özgürlük alanına geçişi bu şekilde sağlayarak Kant, düşünce sistemindeki önemli bir problemi ortadan kaldırdığını iddia etmektedir. Böylelikle fenomen ile numen arasındaki bağı da kurduğunu göstermeye çalışmaktadır. Burada ayrıca insanın hem akıl hem de duygu varlığı oluşu birlikte alınarak, bir bütün olarak yeniden kurulduğu iddiası da mevcuttur. Kant’a göre bu açıdan estetik deneyim ne salt düşünsel olana ne de salt duyusal olana tabii olmayan, insanı her iki yönüyle etkileşim halinde kılan ve bir bütün olarak ortaya koyan bir deneyimdir. Bu deneyimde, amacı olmayan amaçlı biçim bizi insanın bütünselliğine, sanata ve dolayısıyla da özgürlüğe ulaştıracaktır. Bu durum Kant için aynı zamanda öznellik ile evrensellik ve zorunluluk ile özgürlük arasındaki köprüyü de kurmuş olmak anlamına gelir.

Özetle Kant estetik yargı teziyle yalnızca birbirinden kopuk görünen iki dünyayı birleştirdiğini ve insanın bütünlüğünü temellendirdiğini iddia etmekle kalmaz aynı zamanda estetik yargının bilincin özgürlüğünü de ortaya koyduğunu iddia eder.

İş bu çalışma, insanı zorunluluklar alanından özgür alana taşıyan söz konusu estetik deneyimin temel ilkesi olarak karşımıza çıkan amaçsız amaçlılık ilkesinin neliğini soruşturmayı ve bu soruşturma neticesinde, adım adım Kant’ın söz konusu iddialarını tartışmaya açmayı planlamaktadır.