Milliyetçiliğe Göstergebilimle Bakmak: Alternatif Bir Teorik Yaklaşım Denemesi


Creative Commons License

Danış M. F.

II. Ulusal Siyaset Bilimi Kongresi, Ankara, Türkiye, 7 - 08 Ekim 2023, ss.144-145

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Ankara
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.144-145
  • Atatürk Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

En basit haliyle; “herhangi bir amaçla herhangi bir şeyin yerini tutan herhangi bir şey” olarak “gösterge” kavramının analiziyle uğraşan göstergebilim (semiyotik), 19. yüzyıl sonlarında İsviçreli dilbilimci Ferdinand de Saussure ve Amerikalı filozof Charles Peirce’ün çalışmaları sonucunda bağımsız bir ihtisas sahası olarak belirir. 20. yüzyılda sosyal bilimlerin genelinde yaşanan postmodern dönüşümün araçsallaştırmasıyla göstergebilim alanı, salt filolojik bir disiplin olmaktan çıkar. Roland Barthes’ın semiyotik kültür çözümlemeleri, Fransız postyapısalcılığının göstergebilimi bir metot olarak kulanan söylem-iktidar analizi ya da Tartu okulunun öncüsü olduğu ‘kültürel semiyotik’ yaklaşımı, 145 göstergebilimin yeni alanlarda kullanımının önünü açar. 1970’lerde sosyal bilimlerde yaygınlık kazanan bir başka tartışmaysa kendisini milliyetçilik çalışmaları alanında gösterir. Ernest Gellner’in öncüsü olduğu ve Eric Hobsbawm ile Benedict Anderson gibi isimlerin çalışmalarıyla belirginleşen ‘modernist’ ya da ‘inşacı’ kuram(lar); millet ile milliyetçilk arasındaki ilişkiyi, o günün standart formlarına göre tersine çevirerek milletlerin doğal kimlik tipleri olmadıklarını, milliyetçilikler tarafından yaratılan aidiyet biçimleri olduklarını ileri sürerler. Milletlerin, tarihin başından – ya da en azından erken bir kısmından – itibaren mevcut olduğunu savunan ‘özcü’ teoriyi doğrudan eleştiren inşacılık, takip eden yıllarda milliyeçilik literatüründeki en meşru, bilimsel ve bir anlamda ‘ortodoks’ bakış açısı haline gelir. Anthony Smith’in ‘etnosembolist’ kuramının da tartışmaya dahil olmasıyla beraber millet ve milliyetçilik arasındaki ilişkinin niteliği meselesi daha da çözülemez bir hal alır. Bu bildirinin temel amacı; milliyetçilik literatüründeki temel tartışmalara alternatif bir bakış açısı oluşturacak şekilde, göstergebilim merkezli bir kimlik okumasının mevcudiyetini tartışmaya açmaktır. Kültürel çalışmalarda göstergebilimin rolü giderek artmakla beraber doğrudan milliyetçilik literatüründe semiyotik bakış açısına dayanan ve kültürün ya da kimliğin göstergebilimsel bir perspektifle ele alınabileceğini savunan çalışmalara rastlamak oldukça zordur. Bu doğrultuda; çalışmada öncelikle mevcut milliyetçilik teorileri arasındaki tartışmaların ana güzergahları tespit edilecek ve literatürdeki temel meselelerin kısa bir özeti sunulacaktır. Ardından göstergebilimin kültürel çalışmalarda hangi bağlamlarda nasıl kullanıldığı üzerinde durulacak, özellikle Barhes’ın Mythologies’inde benimsediği kuramsal araçlar ve Tartu okulundan Juri Lotman’ın teorisi ana hatlarıyla ortaya koyulacaktır. Bu noktadan hareketle milliyetçiliği yorumlarken göstergebilimin ‘dar’ ve ‘geniş’ anlamlarıyla en temelde iki husus etrafında kullanılabileceği ileri sürülecektir. Dar anlamıyla, milliyetçiliğin milleti tanımlar ve kurarken başvurduğu başlıca göstergeler olarak bayrakların, milli marşların, pulların, bozuk para veya banknotların üzerindeki figürlerin semiyotik açıdan bir inceleme nesnesi haline getirilebileceği görülür. Dahası, göstergebilimin bu dar anlamıyla kullanımının; Eric Hobsbawm’ın ‘icat edilmiş gelenek’ kavramsallaştırması ya da Anthony Smith’in ‘etnosembolist’ teorisiyle belli açılardan paralellik arz ettiği de iddia edilebilir. Milliyetçiliğin göstergebilimsel açıdan daha geniş bir perspektifle analiziyse, kültür ve kimlik konseptleri etrafında temellenen performatif bir kuramsal yaklaşıma kapı aralayabilir. Lotman’ı takiben kültürün bir metin olduğu savı temel kabul edilirse, bir adım daha atarak kimliğin onu ‘okumak’ anlamına geldiği ve bir millete mensup olmanın (ya da milli bir kimliğe sahip bulunmanın) belirli pratikleri gerçekleştirmek veya kültürden kaynaklanan eğilimleri benimsemek üzerinden anlam kazandığı ileri sürülebilir. Bu da, en temelde kültür ve ondan neşet eden kimliğin göstergebilimsel bir analiziyle belirli bir millete has orijinal davranış kalıplarının ya da pratiklerinin incelenebileceği, yani kültürün bir metin olarak semiyotik açıdan ‘okunabileceği’ anlamına gelir. Bildiri, bu alternatif semiyotik okuma biçimini temel alarak halihazırda devam eden ve Türk milli kimliğinin Tarkan çizgi romanları üzerinden göstergebilimsel bir analizine odaklanan araştırmanın bulgularından kısaca bahsedilerek sona erecektir.