ed-Delilu'l-Kebir


Öztürk R.

Ahenk Yayınları, İstanbul, 2024

  • Yayın Türü: Kitap / Diğer
  • Basım Tarihi: 2024
  • Yayınevi: Ahenk Yayınları
  • Basıldığı Şehir: İstanbul
  • Atatürk Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Ed-Delîlu’l-Kebîr isimli bu risâle Abdulkerim Ahmed Cedbân’ın Mecmu’u Kütüb ve Resâil el-İmam el-Kâsım b. İbrahim er-Ressî, Yemen: Dâru’l-Hikmeti’lYemâniyye’de 1. b. 1422/2001, C. 1, s. 192-255’te yayımlanmıştır. Ressî hakkında yapılan en kapsamlı çalışma bu tahkiktir. Bu eser, birinci cildi 698 ve ikinci cildi ise 675 sayfa olmak üzere, toplam 1373 sayfadır. Eseri hazırlayan ve takdim eden Abdulkerim Ahmed Cedbân birinci cildin önsözünde Ressî ve eserleri hakkında 189 sayfalık uzunca bir giriş yazmış ve burada Ressî ve eserleri hakkında oldukça doyurucu bilgiler vermiştir. Birinci ciltteki 189 sayfalık tanıtım yazısından sonra aynı ciltte Ressî’nin toplam 14 risâlesini yayımlamıştır. 675 sayfa olan ikinci ciltte ise Ressî’nin 17 risâlesini ve 323 farklı konudan oluşan çeşitli sorulara verdiği cevapları içeren ‘el-Mesâilu’l-Kâsım’ı yayınlamıştır. Risâle, daha önce Binyamin Abrahamov tarafından Al-Kāsım b. Ibrāhīm on the Proof of God’s Existence Kitāb al-Dalīl al-Kabīr, adıyla E. J. Brill, London, 1990’da İngilizce çevirisiyle birlikte beş yazma nüshası esas alınarak tahkik edilmiş ve yayınlanmıştır. Binyamin Abrahamov bu çevirisine 60 sayfalık bir girişle Ressî’nin görüşlerini de özetlemiştir. Ressî’nin ed-Delîlu’l-Kebîr’i yine onun Kitabu’r-Redd ale’l-Mülhid risâlesiyle birlikte Hanefî Abdullah tarafından da Kahire’de 2000 yayınlanmıştır. Kâsım b. İbrahim er-Ressî, ed-Delîlu’l-Kebîr fi’r-Redd ala’z-Zanadıka ve’l-Mülhidîn ve yelîhi’r-Redd ale’lMülhid ve Münâzara, Thk. İmâm Hanefî Abdullah, Dâru’l-Âfâki’l-Arabiyye, Kahire 2000. Temel konu olarak Ressî bu risâlesinde, Allah’ın varlığı ve birliğinin ispatını ele almıştır. Risâleye hamdele ve salvele ile başlanılmaktadır. Ressî’nin diğer eserlerinde de olduğu gibi, burada da Hz. Peygamber’e salâvatta ehl-i beyti de açıkça zikretmiştir. Risâle Kâsım b. İbrahim er-Ressî’nin oğlu Hüseyin b. Kâsım b. İbrahim’in babasına zındıkların ve mülhitlerin Allah’ın varlığına ilişkin sordukları sorulara verdiği cevaplardan oluşmaktadır. Ressî bu risâlesinde, Allah’ın varlığına ve birliğine ilişkin delilleri tamamen ayetlere dayandırarak sıralamaktadır. Ressî, risâlesine Allah’ın yaratmış olduğu varlıklardaki nizam ve intizama dikkat çekerek başlar ve bu nizam ve intizamın her duygu ve akıl sahibine hitap ettiğini belirtir. Akıl ve duygudan oluşan bu iki asıl, Allah’ı bilmenin iki rüknüdür ve Allah’ı tanıtıcı iki adil şahittir. Burada Ressî’nin aklın yanında duygunun da yanılmaz tanık olduğunu belirtmesi dikkat çekmektedir. Ressî bu eserinde, bilgi vasıtalarını 8 madde halinde sunar ve daha sonra bu bilgi vasıtalarını açıklar. Kevnî ayetlerin Allah’ın varlığına delil oluşunu Kuran’daki bazı ayetleri ve aralarında kendi yorumlarını da ekleyerek açıklar. İnsanın ve bitkilerin, göklerin, yıldızların ve yerin, Hz. Âdem’in yaratılışı vb. konuları ele alan ayetleri burada işler. Güneşin, ayın, yıldızların ve diğer varlıkların insanın emrine verilişini Allah’ın varlığının kanıtı olarak değerlendirir. Dağların yaratılışının hikmetini ayın ve güneşin birer cisim olduğunu işledikten sonra, Kuran’daki peygamberlerin Allah’ın varlığını ispat ederken kullandıkları ayetleri aktarır. Allah’ın varlığını ve birliğini ispatta peygamberlerin kullandıkları ayetleri yorumlarken Hz. İbrahim’den başlar ve daha sonra Hz. Nuh, Hz. Yusuf, Hz. Mûsâ, Hz. Harun ve Hz. Muhammed’in Allah’ın varlığını ispatta kullandıkları ayetleri yorumlar. Ayetlerle Allah’ın varlığını ispat ettikten sonra, özellikle Allah’ın hiçbir varlığa benzemediğini yine ayetlere dayanarak temellendirir. Bu risâlesinde Ressî, iman, amel ve iman-amel ilişkisine de temas eder. O imanı söz, fiil ve itikadın birlikteliği olarak tanımlar ve daha sonra insana gerekli olan şeylerin (vacibât) en başında Allah’ı bilmenin geldiğini ifade eder. Burada ayrıca zalim yöneticilerin insanın dalâlete sürüklenmesine sebep olabileceklerine vurgu yaparak, siyasetin inanç üzerindeki etkisine de dikkat çekmektedir.